Günümüz dünyasında ekonomik,
teknolojik ve politik gelişmeler, toplumları oluşturan tüm birimlerin birbirine
olan bağımlılığını arttırmaktadır. Refah düzeyinin gelişmesi ve sürdürülebilir
olması için bireylere olduğu kadar kuruluşlara da önemli sorumluluklar
düşmektedir. Toplumlar, sosyal sorumluluğu yalnızca bireylerden değil; küçük
veya büyük tüm işletmelerden, özel veya kamu tüm kuruluşlardan da
beklemektedir. Dolayısıyla, kuruluşların artık sadece iyi ve kaliteli ürün veya
hizmet sunması yeterli olmamakta, tercih edilen olabilmek için tüm kaynakları
korumaları ve sürdürülebilir kılmaları da gerekmektedir. Kuruluşların başarısı,
artık yalnız ticari kriterlerle değil, sosyal sorumluluk kavramıyla, yani
topluma sağladıkları katkı ile de ölçülmektedir.
Sosyal yönden sorumluluk
taşımak sadece yasal beklentileri tamamen karşılamak değil; insana, çevreye ve
hissedarlarla ilişkilere daha fazla yatırım yapmak şeklinde ifade edilmektedir.
Çevreye duyarlı teknolojiler ve sorumluluk sahibi bir yaklaşımla yatırımları
yönlendirmek, ayrıca kuruluşların rekabet gücünü arttırmaktadır. Günümüzde
tüketicilerine daha yakın olmak, ticari ilişkinin ötesinde duygusal bağlar
kurmak ve rakipleri arasından tercih edilebilmek için, sosyal sorumluluk önemli
bir sosyal iletişim aracıdır. Sosyal iletişimin sağlanması ancak katılımcılığın
geliştirilmesi ile mümkün olabilecektir, bunun için IQNET SR 10 ile tanımlanan
paydaşlara dayanan yönetimin sağlanması gerekmektedir. Bunlara ilave olarak
eğitim, çalışma koşulları, işçi - işveren ilişkileri gibi sosyal alanlarda
yasal zorunlulukların ötesine geçen uygulamalar verimliliği olumlu
etkilemektedir. Bu durum, yönetsel gelişimi sağlayarak sosyal kalkınmayı
rekabetçi güce dönüştürmektedir.
Sosyal Sorumluluk sadece özel
sektörün uluslararası pazarlarda daha rekabetçi olabilmesi, çalışanların iş
süreçlerine daha etkin katılması, çevrenin korunması, sivil toplum-özel sektör
işbirliklerinin gelişmesi için yararlı değil aynı zamanda sürdürülebilir
kalkınmanın gerçekleşmesi için önemli bir unsurdur.
TS EN ISO 9001, TS EN ISO
14001, TS EN 45001 gibi diğer yönetim sistemleri ile de kolaylıkla entegre
edilebilen Planla-Uygula-Kontrol Et-Önlem Al sürekli iyileştirme modeline göre
tasarlanmış IQNET SR 10 sosyal sorumluluk yönetim sistemi, iyi yönetim
uygulamalarının, ekonomik boyutların yanı sıra çevresel ve sosyal boyutlarla da
bütünleştirilmesini sağlaması bakımından büyük işletmelerin, KOBİlerin, özel
veya kamu sektöründeki tüm kuruluşların beklentilerini karşılayacak biçimde
oluşturulmuştur.
NEDEN
IQNET SR 10?
v Kuruluşun
itibarını ve toplumun kuruluşa olan güvenini arttırır. Müşteri ve tüketiciler
nezdinde kuruluşun imajını kuvvetlendirir.
v Çalışan
sadakatini, bağlılığını, katılımını ve moralini arttırır. Kuruluşun
çalışanlarını işe alması ve motive etmesi üzerinde olumlu etkileri olur.
v Kuruluşun
marka bilinirliği ve sadakatini sağlayacağından rekabet gücünü arttırarak
pazara erişimini kolaylaştırır; yatırımcı ve ortaklarla ilişkilerini
güçlendirir. Tercih edilen iş ortağı olmasını kolaylaştırır.
v Müşteriler,
tüketiciler, çalışanlar, toplum, tedarikçiler, yerel yönetimler dahil olmak
üzere tüm paydaşların beklenti ve ihtiyaçlarını anlamayı sağlar; tüm
paydaşlarla iletişimi geliştirir.
v Küresel
sosyal sorumluluk yönetim sistemi oluşturur, ayrıca ISO standartlarına dayanan
tüm yönetim sistemleri (9001, 14001,vb.) ve mükemmellik modelleri (EFQM vb) ile
entegrasyonu kolaydır.
v Artan
üretkenlik ve kaynakların verimli kullanımı, azalan enerji ve su tüketimi,
azalan atık, ve kıymetli yan ürünlerin geri kazanımı ile birlikte tasarruf elde
edilmesine yardımcı olur.
v Kuruluşun
risk yönetimi uygulamalarını geliştirmesini sağlar.
v Toplum
ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirir. Kuruluşun ekosistem ve
biyoçeşitlilik üzerinde olumlu etkileri olan faaliyet ve girişimleri
uygulamasını destekler.
v Kuruluşun
uzun vadeli karlılığını arttırır ve sürdürülebilir kılar.
BSCI Belgesi Nedir? Sosyal
uyumluluk standardı BSCİ tedarikçi kuruluşlarınızın sosyal sorumluluk
kurallarına göre uyumluluklarını izlemenizi sağlamaktadır.
BSCI, merkezi Belçika Brüksel
olan Ticaret Birliği tarafından organize edilmiş olup etik sosyal değerleri
inceleme üzerine kuruluşudur. BSCİ Uluslararası İş Örgütü kurallarını esas alır
ve tedarikçilerin bu konuda sürekli iyileştirme yapmalarını esas tutar. Burada
esas hedef bu standardın çok üzerinde bir standart olan SA 8000 standardı
çerçevesinde belgelendirme için ön hazırlıktır.
BSCI
standardı kapsamı;
v Yasal
uyum
v Çalışma
saatleri
v İş
Tazminatları
v Çocuk
işçiliği önlenmesi
v Zorla
istihdamın önlenmesi
v Sendika
özgürlüğü
v Ayrımcılığın
önüne geçme
v İşçi
sağlığı ve güvenliği
v Yönetim
standartları
v Çevre
güvenlik politikası
BSCI
STANDARDI
BSCI standardı başlıkları
Bölüm A – Zorunlu bilgilerin
kaydı tedarikçi kayıtları
Bölüm B - BSCI denetimi:
Sosyal gereksinimler ve sosyal uyumluluk maddeleri
Bölüm C – Endüstriyel
uygulamaların kaydı
Uzman Yönetim Danışmanımız,
BSCI standardı konusunda sizlerin sorularınıza cevap verebilir.
Tedarikçilerin etik verilerini
paylaşabilmesine olanak tanıyan SEDEX (Tedarikçi Etik Veri Paylaşımı), merkezi
İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan kar amacı gütmeyen bir kuruluştur.
Günümüzde 150’den fazla ülkede 50 binden fazla üyesi bulunan bu küresel
organizasyon, tedarik zincirlerinde sorumlu kaynak verilerini paylaşmak için
dünyanın en büyük işbirlikçi platformlarından birine ev sahipliği yapmaktadır.
Bugün on binlerce şirketin işçi hakları, sağlık ve güvenlik, çevre ve iş etiği
konusundaki performanslarını yönetmek için kullandığı SEDEX, hizmetleri ile
üyelere birçok farklı veri, standart ve sertifikasyonu bir araya getirme,
bilgili ve etkin iş kararları alma ve değer zincirleri arasında sürekli
iyileştirmeyi sağlama imkânı vermektedir. Bu nedenle, birçok şirket bu büyük
ailenin içerisinde yer almak için SEDEX Danışmanlığı almakta ve bu sisteme
entegre olmaya çalışmaktadır.
SEDEX’e üye olan şirketler,
onaylı SEDEX denetimi yapan kuruluşlar tarafından denetlenmekte ve hazırlanan
denetim raporları, SEDEX üyesi olan şirketlerin görebileceği ve
inceleyebileceği bir sistem olan SMETA’ya (Sedex Üyeleri Etik Ticaret Denetimi)
yüklenmektedir. SMETA, denetçilerin, SEDEX’in dört temel alanı (çalışma, sağlık
ve güvenlik, çevre, iş etiği) ile ilgili sorumlu iş uygulamalarının tüm
yönlerini kapsayan yüksek kaliteli denetimler yapmalarına yardımcı olması için
tasarlanmıştır. SMETA ile tedarikçilerin bir denetimi birden fazla müşteriyle
paylaşması, birden fazla müşteri gereksinimini karşılaması ve etik denetimde
yinelemenin azaltılması amaçlanmaktadır.
SMETA
Şartları
SEDEX Danışmanlığı ile
şirketler, SEDEX sistemine entegre olmak için büyük önem taşıyan SMETA ve SMETA
kritlerlerini öğrenme şansına sahip olmaktadır. SMETA şartlarını şöyle
sıralayabiliriz:
v Çalışma
özgürlüğü ve zorla çalıştırmaların önüne geçilmesi.
v Sendika,
toplu sözleşme ve çalışanların yönetime karşı bir araya gelme özgürlüğü
v Şirket
içerisinde her türlü ayrımcılık ve buna sebebiyet verecek durumların önlenmesi.
v Çalışanların
maaşları, çalışma saatlerinin uygunluğu ve ücret ödenmeden yapılan fazla
çalıştırmaların engellenmesi; çocuk işçi çalıştırmanın önüne geçilmesi.
v Çalışma
sahasında güvenlik, emniyet ve sağlık koşullarının istenen düzeyde olması.
v Çevre
ile ilgili konular ve çevre yönetimlerine uygunluğun sağlanması
v Şirket
yönetimi ve yapılanması.
SEDEX
Danışmanlığı Neden Bu Kadar Önemli?
SEDEX’e üye olarak SMETA
denetimleri neticesinde aldığı denetim raporlarını diğer firmalarla paylaşma imkânı
bulan şirketler, böylelikle yönetimde şeffaflığı sağlamış olmakta; çalışma
şartlarının uygunluğunu ve piyasada rekabet içerisinde olduğu diğer firmalara
karşı elde ettiği üstünlüğünü, ürün ya da hizmet sağladığı şirketlere
gösterebilmektedir. Böylelikle, büyük bir avantaj sağlamakta ve piyasada haklı
bir itibar elde edebilmektedir. Fakat bunu elde edebilmek için SMETA
denetimlerinin geçilmesi; öncesinde de çok ciddi bir hazırlık yapılması
gerekmektedir. SEDEX Danışmanlığı almadan bu denetimlere hazır olunması pek
mümkün değildir. Zira bu denetimler sırasında yukarıda da bahsedildiği gibi
sağlanması gereken çok fazla sayıda kıstas ve dikkat edilmesi gereken çok
önemli detaylar bulunmaktadır. SEDEX eğitimi kapsamında bunların hepsi
anlatılmakta ve şirketin hızlı ve kolay bir denetim süreci geçirmesi
sağlanmaktadır.
SEDEX
Danışmanlığı Süresi ve Ücretleri
SEDEX Danışmanlığı’nın süresi
çalışan sayısı ve profiline bağlı olarak 3 hafta ile 6 ay arasında
değişebilmektedir. Bu süre, denetim yapılacak şirketin büyüklüğü ve şirketin
öncesinde denetim ile yaptığı hazırlığa bağlı olarak değişmektedir. Bunun
yanında, denetimler sırasında ne kadar az sayıda uygunsuzluk tespit edilirse bu
uygunsuzlukların kapatılması için harcanacak süre de kısalacağından toplam
denetim süresi de daha az olacaktır. Danışmanlık ücretleri ise sürenin uzunluğu
ve firmanın faaliyet alanına bağlı olarak farklı seviyelerde belirlenebilmektedir.
SMETA denetimlerinde tam anlamıyla bir başarı elde edebilmek için süreç içerisinde
bir danışmanlık firması ile çalışmakta büyük fayda vardır.
Günümüzde birçok uluslararası
firma veya marka, ürün ya da hizmet tedarikini genellikle faaliyet gösterdiği
ana merkezin dışından yapmaktadır. Tedarikçi sayısı bir hayli fazla olan bu
firmalar, satın alma yaptığı büyük ya da küçük tedarikçileri çeşitli
kategorilerde değerlendirmekte zorluklar yaşamaktadır. Bu nedenle,
tedarikçileri çalışma ortamı, iş yeri koşulları ve çalışanlarının sosyal
haklarının yeterliliğinin değerlendirilmesinde daha etkili çözümlere ihtiyaç
duyulmaktadır. Zira özellikle fabrikalarında üretim gerçekleştiren firmalar,
hem kendilerini rakipleri ile karşılaştırmak hem de uluslararası standartlara
uygunluğu sağlamak için doğru bir strateji izlemeyi istemektedir. Bu bağlamda,
INTERTEK tarafından oluşturulan Workplace Conditions Assessment (WCA | İş Yeri
Çalışma Koşulları Değerlendirilmesi) programı, firmalar için daha şeffaf ve
sürekli iyileştirmeyi temel alan gelişmiş bir değerlendirme çerçevesi olmuştur.
Workplace Conditions
Assessment programı, firmaların iş yeri koşullarını, doğru teknikler ile
verimli bir şekilde değerlendirilmesini sağlamaktadır. Bunu yaparken de yaygın
ve kabul görmüş olan endüstri standartlarını kullanmaktadır. Workplace
Conditions Assessment, böylelikle, kendilerini en iyi uygulamaları göz önüne
alarak iyileştirmek isteyen şirketler ve tesisler için güçlü ve uygun maliyetli
bir çözüm sunmaktadır.
Tedarikçi işyeri koşullarını
değerlendirmek, kıyaslamak ve sürekli iyileştirmek için Workplace Conditions
Assessment, şüphesiz çok etkili ve güçlü bir araçtır. Firmalar, Workplace
Conditions Assessment ile tedarikçilerini değerlendirmek için ekstra bir zaman
veya emek harcamak zorunda kalmamaktadır. Workplace Conditions Assessment
programını destekleyen web tabanlı bir platform, denetim süreçlerini otomatize
etmekte ve tüm tedarik zincirinde verimliliği artırmaktadır.
Workplace
Conditions Assessment ‘in Kapsamı
Programın bir iş yeri ile
ilgili değerlendirmeye aldığı konuları şöyle sıralayabiliriz:
v Emek:
Bu başlık altında değerlendirilen konuların başında çocuk işçiliği veya zorla
işçi çalıştırma gelmektedir. Bunun yanında, iş yerinde ayrımcılık, disiplin,
her türlü taciz ya da istismar, işçilerin örgütlenme ve iş sözleşmesi hakkı da
ele alınmaktadır.
v Çalışma
ücretleri ve saatleri: İşçilerin çalışma saatleri ve aldıkları ücretler;
ayrıca, sosyal ve yan hakları da bu başlık içerisinde değerlendirilmektedir.
v Sağlık
ve güvenlik: İş yerinde sağlık ve güvenliğe dair alınması gereken önlemler,
acil durum eylem planları, kimyasal ve tehlikeli maddeler ile ilgili
yönetmelikler vs de Workplace Conditions Assessment ‘in kapsama alanındadır.
v Yönetim
sistemleri: Dokümantasyon, iş yeri kayıtları, işçilerin yaptığı geri
bildirimler, denetim ve düzeltici faaliyetler bu başlık altında
değerlendirilmektedir.
v Çevre:
Workplace Conditions Assessment için en önemli konulardan biri de çevredir.
Çevre yönetim sistemleri, sera gazı emisyonu, atık yönetimi ve bu konulardaki
yasalara uygunluk çevre başlığı içerisinde yer almaktadır.
Workplace
Conditions Assessment ‘in Sağladığı Avantajlar
Programa entegre olan
firmalar, şu konularda avantaj elde etmektedir:
v İş
yeri çalışma koşulları, daha rahat, daha sağlıklı ve üretken bir hale
getirilebilmektedir.
v Workplace
Conditions Assessment ile gerçek zamanlı veri ve bilgi yönetimine dayalı daha
iyi bir karar verme mekanizması oluşturulabilmektedir.
v Sektördeki
en iyi uygulamalara tam uygunluk sağlandığı için piyasada tercih edilen bir
tedarikçi olmayı kolaylaştırmaktadır.
v Workplace
Conditions Assessment ile daha şeffaf ve güvene dayalı bir iş ilişkisi inşa
edilebildiğinden, tedarikçiler ile daha iyi ve uzun vadeli ortaklıklar
oluşturulabilmektedir.
v Tekrar
eden sürekli denetimlerden doğan zaman kaybının, denetim yorgunluğunun,
azaltılması mümkün olmaktadır.
v Programın
gerektirdiği denetimlerden başarı ile geçen tedarikçilere sunulan ödül ve belge
ile motivasyon artışı sağlanmaktadır.
Son yıllarda daha etik ve
çalışanların haklarını gözeten yönetim anlayışının; buna bağlı olarak daha iyi
çalışma koşullarının uluslararası düzeyde önem kazanması ile beraber bu program
da firmalar için daha değerli hale gelmiştir. Bu programa dâhil olup
denetimleri başarıyla geçen firmalar, hem daha verimli, güvenli ve sağlıklı bir
çalışma ortamı inşa edebilmekte, hem de piyasada rekabet gücünü artırıp
prestijini ve marka imajını güçlendirebilmektedir. Bununla beraber, ISO 9001,
ISO 14001 gibi oldukça temel ve zaruri olan kalite ve çevre yönetim
sistemlerine de uyum daha hızlı ve kolay bir şekilde sağlanabilmektedir. WCA’ya
dâhil olmak isteyen firmaların, denetimlerden önce firma bünyesinde bu konuda
bazı personellerinin eğitim almasını sağlamalıdır. Bunun için WCA ile ilgili
eğitim, danışmanlık ve belgelendirme hizmetleri sunan akredite olmuş
kuruluşlardan destek alınabilmektedir.
ETI (Etik Ticaret Girişimi),
dünya genelinde işçi haklarına saygıyı teşvik eden şirketler, sendikalar ve
sivil toplum kuruluşlarının (STK) bir araya gelmesiyle oluşturduğu sosyal bir
birliktir. ETI ‘nin vizyonu, tüm çalışanların sömürü ve ayrımcılıktan uzak
olduğu; özgür güvenli ve eşit koşullardan yararlandığı bir dünya inşa etmektir.
Etik
Ticaret Nedir ve Neden Gereklidir?
Etik ticaret kavramı, toptan
ya da perakende satış yapan firmaların, markaların ve tedarikçilerin;
sattıkları ürünleri üreten işçilerin çalışma koşullarını iyileştirme
sorumluluğunu ifade etmektedir. Zira, özellikle büyük markaların birçoğunun
ürünlerini, işçi haklarını korumak için tasarlanan kanunların yetersiz olduğu
veya uygulanmadığı yoksul ülkelerde bulunan işçiler üretmektedir. Bu bağlamda,
etik ticaret taahhüdü olan şirketler, işçi haklarını ve çalışmalarını düzenleyen
kanunları uygularken, tüm tedarikçilerinden de bunu uygulamalarını
istemektedir. Bu tür kanunlar ücretler, çalışma saatleri, sağlık ve güvenlik ve
serbest sendikalara katılma hakkı gibi konuları ele almaktadır.
Dünyada birçok sektörde ticari
faaliyetler gerçekleşirken etik ticaret yapmak kavramı, göründüğünden çok daha
zordur. Çünkü modern tedarik zincirleri çok geniş ve karmaşık bir yapıdadır ve
bütün dünyaya yayılmış durumdadır. Böyle bir alanda işçi konularını geniş bir
kapsamda ele almak firmaları ve ilgili otoriteleri zorlamaktadır. Bu bağlamda
kurulan ve çalışmalarını yürüten ETI, kurumların, sendika veya gönüllü
kuruluşların tek başına ele almakta zorlandığı birçok soruna bir bütün olarak
yanıt aramayı ve sürdürülebilir çözüm üretmeyi amaçlamaktadır.
ETI
‘nin Görev ve Sorumlulukları
ETI üyesi olan şirketler,
sendikalar ve gönüllü kuruluşlar, şirketlerin etik ticaret yapmak için atmaları
gereken adımları ve işçilerin yaşamlarında nasıl olumlu bir fark
yaratabilecekleri hakkında birçok karmaşık sorunu çözmek için beraber
çalışmaktadır. Bu bağlamda ETI, etik ticarette en iyi uygulamaları
belirlemektedir. Tüm üyeler, Uluslararası Çalışma Örgütü´nün (ILO)
standartlarına dayanan ETI Temel İş Kanunu´nu (ETI Base Code) uygulamayı kabul
etmektedir.
ETI
Temel İş Kanunu özetle aşağıdaki kurallardan oluşmaktadır:
v İşçiler
çalışmakta özgürdürler; zorla çalıştırmanın hiçbir türü kabul edilemez.
v İşçiler
kendi içerisinde örgütlenme ve sendikaya katılma hakkına sahiptir.
v Çalışma
koşulları güvenli ve hijyenik olmalıdır.
v Çocuk
işçiliği asla kabul edilemez.
v İşçilerin
ücretleri, rahat bir hayat sürdürmelerini sağlayacak miktarda belirlenmelidir.
v Çalışma
saatleri gerektiğinden asla uzun tutulmamalıdır.
v Şirket
içerisinde din, dil, ırk, yaş, cinsiyet vb konularda yapılabilecek ayrımcılığın
her türlüsü engellenmellidir.
v Düzenli
istihdam sağlanmalıdır.
v İşçilere,
fiziksel istismar, disiplin cezası, tehdit ya da sözlü veya yazılı bir şekilde
yapılacak sert ve insanlık dışı muameleler asla kabul edilemez.
ETI, işçilerin kendilerine
yardımcı olmalarını da sağlamaktadır. İşçiler, sendikalar aracılığıyla
yönetimle pazarlık etmeleri için alan yaratmaya yardımcı olabilir. Bu bağlamda
ETI, dünyanın çeşitli ülkelerinde işçilerin hakları konusunda farkındalık
yaratan girişimleri desteklemektedir.
Birlik ayrıca, işçi
sorunlarına etkili ve sürdürülebilir çözümler bulmak için şirketler,
tedarikçiler, sendikalar, STK´lar ve hükümetler arasında ortak hareket edilmesi
için bir farkındalık sağlamaktadır. Sadece bireysel iş yerleri değil, aynı
zamanda tüm ülkeleri ve endüstrileri etkileyen sorunları ele almak için kaynak
sağlayan kilit ülkelerde ve uluslararası düzeyde ortaklıklar kurmaktadır.
Günümüzün küresel
ekonomisinde, tüm şirketlerin tedarik zincirlerinde çeşitli sorunları bulunmaktadır.
Bir şirket ETI ´ye katılarak bu sorunları kabul etmekte ve bunlarla başa çıkmak
için bir taahhüt vermektedir. Bu nedenle, üye şirketler, yaptıkları
çalışmalarla ilgili iki yılda bir olmak üzere bir rapor hazırlamak zorundadır.
Bu bağlamda birlik, onların zaman içinde etik ticaret performanslarını
artırmalarını sağlamakta ve çalışmalarını takip etmektedir. Yeterli ilerlemeyi
gösteremeyen veya üyelik yükümlülüklerini yerine getirmeyen şirketler için ise
katı bir bir disiplin prosedürü uygulanmaktadır.
ETI
Türkiye
Birliğin Türkiye platformu
belirli periyotlar ile Türkiye’de de toplantı gerçekleştirmektedir. En son 27
Mart 2018 tarihinde İstanbul´da düzenlenen ETI Türkiye Platformu yıllık
etkinliği ile ilgili bir özet rapor da paylaşılmaktadır. Bir gün süren
etkinliğe ETI merkezden ve ülke ofislerinden yetkililer, tekstil ve giyim
markaları, tedarikçiler, işverenler ve üretici dernekleri, Uluslararası Çalışma
Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Türkiye Ofisi,
Birleşik İş Türkiye Projesi, Türkiye İş Kurumu (IŞKUR) ve bazı STK´lar
katılmaktadır. Her kurum yetkilisi, toplantıda söz alarak görüş ve önerilerini
dile getirmektedir. Böylelikle, daha iyi bir çalışma ortamı ve şartları için
hem işçi ve işveren, hem de diğer sendika ve gönüllü kuruluşlar gözünden
değerlendirmeler alınmaktadır.